ANNE VE BEBEKLERİ KORUYALIM

ANNE ve BEBEKLERİ KORUYALIM
Türkiye'de 2005 yılında başlayan Aile Hekimliği Uygulaması, toplum sağlığı açısından çok büyük kazanımlar sağlamıştır. Biz aile hekimlerinin en büyük övünç kaynağı, Türkiye'yi aşılamada Avrupa birincisi konumuna taşımamız ve anne-bebek ölüm oranlarının düşüşüne sağladığımız büyük katkıdır. Verilerle ifade edecek olursak, 2010 yılında 100 binde 16.4 olan anne ölümleri 2014'te 15.2'ye düşmüş, düşmeye de devam etmiştir. Aynı şekilde 2010 yılında 1000 canlı doğumda 10.1 olan bebek ölüm hızı, 2014 yılında 7.6'ların altına düşmüştür ve yine gerilemeyi sürdürmüştür. Aile hekimlerinin, annenin kontrolleriyle başlayıp doğum sonrası anne ve bebek kontrolleri ve aşılama ile sürdürdüğü takipler, bu düşüşteki en önemli etkenlerin başındadır.
Anne ve bebekle yakın temas halinde olan ve onların sağlıkları için mücadele eden aile hekimlerinin çatı örgütü olan AHEF (Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu), şu günlerde önemli bir uyarı yapmayı kendine görev bilmiştir. Bildiğiniz gibi, nüfus hizmetleri kanununda yapılması düşünülen bir değişiklik gündemdedir. Elbette ki, yapılacak değişikliklerle birçok yanlış uygulamanın önüne geçilecek, sistemin daha düzgün işlemesi sağlanacaktır. Tasarıda biz aile hekimlerini ve sağlıklarından sorumlu olduğumuz anne ile bebekleri yakından ilgilendiren bir madde vardır. Evde yapılan doğumlarda, kişilerin beyanına ek olarak, aile hekimlerinden rapor tanzim etmeleri istenecektir. Söz konusu kanun değişikliğinin yapılması halinde, evde doğum oranlarında artış yaşanacaktır. En başta, anne ve bebeklerin sağlığının riske atılması demek olan bu uygulama, sağlık bakanlığı politikalarına da ters düşmektedir.
201/27 No'lu Sağlık Bakanlığı Genelgesi uyarınca, "Doğum Öncesi Bakım Yönetim Rehberi"ne göre izlenen her gebenin doğumunun hastanede gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Evde doğum yapmayı planlayan ve gebe takiplerine gelmeyen anne adaylarının risk tespitleri yapılamayacak, hastaneye yönlendirilmeleri ve gerekli tedbirlerin alınamaması nedeniyle anne ölümleri haliyle de bebek ölümleri sayısında artış yaşanacaktır. Bu konuda özellikle aile hekimlerinin özverili çalışmaları ile anne bebek ölümlerinde düşüşe örnek gösterilen Türkiye, örnek ülke olma konumundan çıkacaktır.
Olayın bir boyutu daha bulunmaktadır. Aile hekimlerinin, söz konusu bebeğin, beyan edildiği kişiden doğduğunu tespit etmesi, mevcut koşullarda tıbben mümkün değildir. Böylesi bir uygulama, toplumumuzun önemli bir sorunu olan, erken yaşta evlilikeler ve erken yaşta doğumların hukuki sorumluluklarından kaçış için de kullanılabilecektir. Toplum yapısı açısından birçok olumsuzluğa neden olacak bu kaçış, aile hekimleri için de sağlıkta şiddetin yeni bir unsuru olacaktır.
Yapılacak düzenlemeler, sağlık bakanlığı politikalarıyla uyumlu bir şekilde, her gebenin doğumunun hastanede gerçekleşmesinin desteklenmesi, anne adaylarının mutlaka gebelikleri hakkında ilk müracatının aile hekimlerine yapılması yönünde olmalıdır.
Sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir gelecek için kanun tasarısının, Sağlık Bakanlığı, THSK ve AHEF'in görüşleri alınarak yeniden değerlendirilmesini arz ve talep ediyoruz.
Uzm. Dr. Erkut Coşkun
AHEF Yönetim Kurulu Başkanı

PAYLAŞ: