14 MART BASIN AÇIKLAMASI

Değerli Basın Mensupları, Kıymetli Meslektaşlarımız ve Sevgili Halkımız

Öncelikle meslektaşlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun. Son yıllarda bugünü maalesef bayram havasında değil; bir özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi olan 14 Martın anlamını ve ruhunu derinlemesine hissederek yaşıyoruz. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu ve İl Dernekleri olarak sesleniyoruz. Ülkemizin sağlık sisteminin yapı taşı olan aile hekimliğine, meslek onurumuzun korunmasına, hak ettiğimiz değerlere ulaşma mücadelesine dair görüşlerimizi ve taleplerimizi, bir kez daha söylüyoruz.

Kasım ayında yürürlüğe giren zulüm yönetmeliğine karşı verdiğimiz mücadele aylardır devam ediyor. Mesleğimizin onurunu korumak adına, sayısız zorluk, baskı ve haksızlıkla yüzleşirken, bugün olduğu gibi iş bırakma da dahil gereken tüm eylemsel tepkileri vererek bu uğurda ödün vermediğimizi gösterdik. Çünkü halkımızın sağlığı, nitelikli aile hekimliği temelleri üzerine inşa edilmelidir. Aile Hekimleri, Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel ve hukuki temelden uzak ve keyfi düzenlemeleriyle mesleki güvencelerini kaybetme noktasına gelmiştir. Aile hekimliğinde sağlık hizmetini tehdit eden yönetmeliklerle mesleki özerklik zedelenmiş, iş ve gelir güvencesi sarsılmıştır.

Dünya’nın hiçbir yerinde olmayan bilimsellikten uzak; sağlıklı kişilerin dahi 6 ayda bir aile hekimleri tarafından muayene edilme şartı kaldırılmalıdır. Çalışanın memnuniyetini umursamayan, hasta memnuniyeti üzerinden kişileri müşteri olarak gören ve hekimlik onurumuzu zedeleyen popülist düzenlemelere son verilmelidir. Hastaya sorumluluk vermeden, aile hekiminin kontrolü dışında olan hastaneye başvuru sayıları üzerinden aile hekimleri cezalandırılamaz. Sigmalı formüllerle vatandaşı hasta olarak değil, rakamlar olarak gören zihniyet terk edilmelidir. İl ortalamaları ile bize yarış atı muammelesi yapan, hastalarımızın sağlık hakkını kısıtlayan, üzerimize baskı kuran akılcı ilaç kullanımı adı altında getirilen performans kriterlerini görmek istemiyoruz.  Bizler hekimiz, veri memuru değil; hastalarımızın tarama ve izlemlerini, özgürce gereken bilimsel geçerliliklere uygun şekilde yapmak istiyoruz. Bırakın ettiğimiz yeminin ışığında mesleğimizi serbestçe icra edelim. Aylardır öve öve bitiremedikleri ancak aksaklıklarını da gideremedikleri, bugünden yarına verileri oynayıp değiştirebildikleri Zulüm Yönetmeliği’ni kabul etmiyoruz.

Sağlık Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesinde, birinci basamak sağlık hizmetlerine yalnızca yüzde 28’lik bir bütçe ayrılmıştır. Birinci basamak sağlık hizmetlerine ayrılan pay artırılmalı, koruyucu sağlık hizmetleri sözde değil özde de önceliklendirilmelidir.Türkiye genelinde vatandaşlarımıza Devlet eliyle yapılmış aynı fiziki yapı ve donanımda,  eşit şartlarda nitelikli sağlık hizmeti  verilmelidir. Aile hekimleri kira yükü altında ezilmemelidir. Yargıtayın da kabul ettiği gibi grup elemanlarının iş güvenliği, tazminat gibi sorumlulukları aile hekimlerinin üzerinden alınmalıdır. TUİK verilerine ve TEFE TÜFE oranlarına uygun, vergiye yedirilmeyen, asgari ücret zammının altında kalmayan artışlarla ödeneklerimiz sağlanmalıdır. Günden güne eriyen cari ödemelerinin yetersizliği nedeniyle kapanmak zorunda kalan aile sağlığı merkezleri görmek istemiyoruz. Aile hekimleri üzerindeki mali yük azaltılmalıdır.

Aile sağlığı merkezlerinde şiddet devam ediyor; can güvenliğimiz yok; hukuki bakımdan caydırıcı, somut önlemler yetersiz. Failler olması gereken cezaları almıyor. Üstüne idareden şiddet görüyoruz. Yeter, tükendik… Şiddetten arındırılmış güvenli çalışma ortamları, etkin bir sağlıkta şiddet yasası istiyoruz.

Entegre aile sağlığı merkezlerinde hekimlerimiz Uluslararası sözleşmelere ve temel hukuk ilkelerine aykırı şekilde insan üstü çalışmaya zorlanıyor, maaşları nöbet zorunluluğuna bağlanıyor, nöbet ertesi izinleri verilmiyor. Aile hekimliği ve acil hekimliği birbirinden farklı bilim dalları olmasına rağmen, acil hizmetlerinin yetersizliği ve yoğunluğunun gerçek sorunları görmezden gelinerek aile hekimleri üzerinden sistem yürütülmeye çalışılıyor. Aile hekimleri hastanelerin yaması değildir. 

TUS’ta kadrolar artırılmasına rağmen aile hekimliğinin puanı düşüyor, tercih eden olmuyor. Türkiye’nin dört bir yanına yeni aile hekimliği birimleri açılıyor, tercih eden olmuyor. Tüm zorluklara rağmen aile hekimliğinde hala bir gelecek gören SAHU asistanları da teşvik edileceğine hak ediş kesintilerine, fazla mesaiye ve yine dünyanın hiçbir yerinde olmayan uzun eğitim sürelerine mecbur bırakılıyor. Aile hekimi sayımız yetersiz ama, günden güne artan iş yükleri, idarelerin keyfi uygulamaları, baskıları ve aile hekimliğinin özünü anlamayan hukuksuz düzenlemeler nedeniyle kimse artık aile hekimi olmak istemiyor. Meslektaşlarımız emekliye ayrılıyor, istifa ediyor.

Aile hekimi başına düşen nüfus 2000 kişi olmadıkça, randevulu sistem ile hastalarımıza en az 10 dakikalık muayene süreleri ayırmadıkça, aile hekimliğiyle ilgili olmayan angarya işler, sağlık raporları ve bürokratik yükler kaldırılmadıkça, aile sağlığı merkezlerinin fiziki şartları Devlet eliyle güçlendirilmeden açık veya kapalı bir sevk zinciri modeli hayata geçirilmemelidir. Şartlar hazır olmadan katılım paylarında indirim gibi yeni düzenlemeler ile üstü kapalı sevk zinciri getirilmesi hastanelerin yükünü azaltmayacak aksine aile hekimliği birimlerinin de yükünün artmasına neden olacaktır. Bizler sevk memuru değil, hekimiz.

Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının mesai saatleri dışında, paralı olarak yapılması aile hekimliğinin özüne aykırıdır. GETAT’ın yeri aile sağlığı merkezleri değildir, tıpkı iş yeri hekimliği gibi alınan sertifikalar serbestce uygun şartlar altında kullanılabilmelidir. Tek hekim sağlık raporları vatandaş beyanına bağlanmalıdır. İşe giriş raporları gibi sorumluluğumuzda olmayan raporlar aile hekimliğinden kaldırılmalı, diğer kurum ve kuruluşların Sağlık Bakanlığı’na müdahale etmesine izin verilmemelidir.

Ülkemizin dört bir yanında, bilim ve aklın ışığında halkımıza en iyi sağlık hizmetini sunma gayretiyle çalışan biz aile hekimlerinin çağrısıdır: mesleki onurumuzun ve itibarımızın korunması için; aile hekimliği alanında yapılması gereken köklü düzenlemeler ivedilikle hayata geçirilmelidir. Sağlık Bakanlığı’nı sorumluluk almaya davet ediyor ve 28 bin aile hekimini temsil eden Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu olarak istişareye açık olduğumuzu hatırlatıyoruz. Meslek onurumuz ve 85 milyon vatandaşımızın sağlık hakkı için, aile hekimliğinin geleceği ve hak ettiğimiz çalışma ortamının ve iyileştirmelerin sağlanması için var gücümüzle mücadeleye, kararlılıkla devam edeceğiz.

Saygılarımızla,

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu

PAYLAŞ: