Suriyeli Mülteciler-Sağlık Hizmetleri

SURİYE’Lİ MÜLTECİLERE, KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNİ KİM VERECEK?

            Suriye’de ki savaş sebebiyle yaklaşık 2.000.000 Suriye’ li mülteci kontrolsüz bir şekilde ülkemize geçiş yaparak, mülteci kampları dışında, ülkemizin tüm illerine yerleşmişlerdir. Suriye’ li mülteciler sınır kapılarından, kayıt olmadan, herhangi bir sağlık kontrolünden geçirilmeden, bebekler ve çocuklar aşılanmadan, kontrolsüz bir şekilde geçiş yaptıklarından, dolayı, hem iç işleri açısından hem de sağlık açısından sorunlar yaşanmaktadır.
            Suriyeli Mülteciler, ülkemizde iki şekilde yerleşim göstermektedirler. Mülteciler için hazırlanmış olan kamplarda kalanlar ve mülteci kampları dışında ülkemizin her iline yerleşenler şeklindedir. Özellikle kamplar dışında kalan mültecilerin sayısı çoğunluğu oluşturmaktadır.
            Şimdi gelelim bu Suriyeli Mültecilere birinci basamak sağlık hizmetinin kim tarafından verilmesi gerektiğine …
            Bu konuda yine kanun, yönetmelik ve yönergelere bakalım
            25.03.2015 tarih ve 2875 sayılı “Geçici Koruma Altına Alınanlara Verilecek Sağlık Hizmetlerine Dair Esaslar" a ilişkin Yönerge’ nin 8. Maddesi’nin 1. Fıkrasında; “Geçici korunanlara birinci basamak sağlık hizmetleri Halk Sağlığı Müdürlüğünce verilir.” hükmü yer almaktadır. Halk Sağlığı Müdürlüğü bu hizmeti Merkez ve Taşra Teşkilatı eliyle vermektedir.
            07.03.2012 tarih ve 28226 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Bağlı Kuruluşları Hizmet Birimlerinin Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin Taşra Hizmet Birimlerinin Görev ve Kadroları başlıklı 35. Maddesinde yer alan “ Bağlı kuruluşların taşra hizmet birimlerinin görevleri, çalışma usul ve esasları, kadro standartları ve iş tanımları ile ilgili diğer hususlar Kurumlarının teklifi ve Bakan onayı ile yürürlüğe konulacak yönerge ile belirlenir.” hükmünün verdiği yetki ile 10.04.2012 tarih ve 1737 sayılı Bakan Olur‘ u ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Taşra Teşkilatı Hizmet Birimlerinin Görevleri, Çalışma Usul ve Esasları ile Kadro Standartları Hakkında Yönerge yayınlanmıştır. Yönergenin Taşra Teşkilatı başlıklı 6. Maddesinde ise “ Taşra teşkilatı; halk sağlığı müdürlükleri, toplum sağlığı merkezleri ve halk sağlığı laboratuvarından oluşur. Müdür Kurumun ildeki temsilcisidir.” şeklinde düzenleme yapılmış, ancak Aile Sağlığı Merkezleri veya Aile Hekimliği Birimleri şeklinde hiçbir yapıya Teşkilat için de yer verilmemiştir.
           Bu durumda 05.02.2015 tarih ve 29258 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe giren, Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliği’ nin Tanımlar kısmının yer aldığı 4. Maddesinin, p) bendinde” TSM mobil sağlık hizmeti; mevsimsel tarım işçileri, mülteciler gibi temel sağlık hizmetlerine kolay ulaşamayan dezavantajlı gruplara bulunduğu mahalde verilecek koruyucu ve geliştirici sağlık hizmetlerini” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm ile mültecilerin birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerini verme görevi Toplum Sağlığı Merkezlerine verilmiştir.
         Aile hekimleri açısından konuyu inceleyecek olursak, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun Tanımlar kısmının yer aldığı 2. Maddesinde “ Aile hekimi; kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir.”  hükmü ile Hizmetin Esaslarını belirleyen 5. Maddesinde “Aile hekimliği uygulamasına geçilen yerlerde kişilerin aile hekimine kaydı yapılır. Bakanlıkça belirlenen süre sonunda kişiler aile hekimlerini değiştirebilirler. Her bir aile hekimi için kayıtlı kişi sayısı; asgarî 1000, azamî 4000'dir. Aralıksız iki ayı aşmayan süreyle kayıtlı kişi sayısı 1000'den az olabilir.” hükmü yer almaktadır.
          Aile Hekimliği Kanunun da yer alan bu hükümlere göre, aile hekimleri, “Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetleri “ olarak adlandırılan “Aile Hekimliği Hizmetlerini” kendilerine kayıtlı asgari 1000, azami 4000 kişiye bir sözleşme dönemi boyunca sunmak zorundadırlar. Aile Hekimleri sunmuş oldukları “Aile Hekimliği Hizmetleri karşılığında Maliye Bakanlığı’ nın Sağlık Bakanlığına tahsis etmiş olduğu “03.5 Hizmet Alımları-Aile Hekimliği Hizmetleri” ekonomik kodlu bütçe kaleminden “ Hak Ediş “ almaktadırlar.
          Aile Hekimliği Kanunu’ nun 5. Maddesinin 2. Paragrafında” . (Ek cümle:11/10/2011-KHK-663/58 md.) Aile hekimliği hizmetleri dışında kalan birinci basamak sağlık hizmetleri toplum sağlığı merkezleri tarafından verilir ve bu merkezlerin organizasyonu, kadroları, görevleri ile çalışma usûl ve esasları Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca belirlenir. Yabancılar hakkında ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.” hükmü ile aile hekimliği hizmetleri dışında kalan birinci basamak sağlık hizmetlerinin Toplum Sağlığı Merkezleri tarafından verileceği açık bir şekilde ifade edilmiştir.
          Yukarıda açıkladığımız Kanun, Yönetmelik ve Yönergelere göre Suriye’ li mültecilerin Birinci Basamak Koruyucu Sağlık Hizmetleri, Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün ve ona bağlı olan Toplum Sağlığı Merkezlerinin görevidir. Aile Hekimlerinin T.C numarası olan, kendisine kesin kayıtlı Suriye’ li hastalar dışında, acil sağlık hizmetleri hariç, mültecilerin birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerini verme görevi bulunmamaktadır. Ayrıca Suriye’ li mültecilerin dil problemi olduğu düşünüldüğü zaman, sağlık problemlerini doğru aktara bilmeleri için tercümanın olduğu, Toplum Sağlığı Merkezlerinde açılacak mülteci poliklinikleri veya TSM mobil sağlık hizmetleriyle, mültecilerin birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerini alması sağlanmalıdır.
           Bunun dışında ülkede sürekli yer değiştiren, kimi zaman Suriye’ ye giriş-çıkış yapan, kimi zaman Avrupa ve diğer ülkelere geçiş yapan, içişleri bakanlığının bile takip etmekte zorlandığı 2.000.000 kişinin ve kayıt altına alınamayan bir o kadar daha kişinin, T.C numarası olmadan aile hekimlerine atanarak, aile hekimlerine performans kesintisi yapılmasına, ne kimsenin hakkı, ne de hukuku vardır.
            Adaletin ve Hukuk’un üstün olduğu bir ülkede yaşamak dileklerimle...Sağlıcakla kalın.
 
Dr. Hakan UZUN-TRABZON
         
 
        
        
 
 

PAYLAŞ: